20 Ekim 2015 Salı

Genel gidişat ve "sonuç"


Burada şu ana kadar andıklarımdan başka bir parti ekimim olmadı. Evdeki çiçekleri sulamak haftada bir buçuk saatimi alıyor, bu nedenle mevcut bitkilere ek yapmayı bir süre düşünmüyorum.

Kendi elcağızımla ektiğim tohumlardan çıkarıp yaşatabildiğim sadece iki kök den. draconis kaldı, ancak oldukça sağlıklılar. Onun dışında agardan dışarı çıkıp yaşamış iki kök de c. schilleriana var. Her iki türdekiler de ikişer yeni gövde yaptılar, artık kendilerini kurtardılar.

Bunun dışında, diğer herşeyle aynı zamanda ektiğim ve c. loddigesii diye işaretlediğim bir kavanozda çok yavaş ve ilginç biçimli bir büyüme oldu, bunun bir nedeni de kışı pencere önünde geçirmesi olabilir. Bu bitkiler dışarı çıkacak kadar büyük değiller, "stoklarda kalmış" bir besi yerine aktardım, bakalım nasıl olacak.

Sonuç:
Benzeri bir işe uzunca bir süre girmeyi düşünmüyorum, elimdeki bitkiler çiçek açana kadar -diğer bir deyişle 2-3 yıl kadar- buraya yazabileceğim özgün birşeyler olmayacak. Bu nedenle bu bloga yazıp yazacağım son yazıyı yazıyorum diyebiliriz. "Sonuç" diye başlayıp devam etmekte bir sakınca yok sanırım :)

Laboratuvar işi meraklısına eğlenceli bir iş. Öte yandan ciddi bir ön hazırlık gerektiriyor, steril suyu, çamaşır suyunu, temiz aletleri eldivenleri hazırlamak bir yana yapacağınız işlemleri kafanızda sıralayıp seri bir şekilde steril kabı açıp, içine koyacağınızı koyup kapatmanız gerekiyor. Bir seferde beş-on kavanozla uğraşmayacaksanız bu kadar ön hazırlık kurtarmıyor anlayacağınız.

Besi yeri malzemesi, yazdığım üzere Internet'den bulunabilecek bir karışım. Öte yandan farklı karışımların farklı çimlendirme-yetiştirme performansları olduğu yazıyor. Son kalan kavanozdan da gördüğüm üzere kök çıkaran birşeyler görmek neredeyse iki yıl alabiliyor.

Kavanozun dışı oldukça çetin bir ortam. Burada anlatılan şeyleri daha önce yapıp deneyenlerden çok farklı birşey yazmış olmayacağım ama burada tekrarlamak istiyorum:
  • Kayıp miktarı oldukça fazla olabiliyor. Kendinizi buna hazırlayın. Birinci neden tohumların aynı boyda büyümemeleri, çıktıklarında fideler farklı farklı boylarda ve farklı dayanımlardalar. İkincisi, agarı temizleme işini düzgün yapmamak potansiyel küflenme nedeni; bir yerde başlayan küflenme çok hızlı yayılabiliyor.
  • Kavanozdan çıkan bitkiler, yetişkinlerden daha farklı şartlarda iyi gelişim gösteriyorlar. İşin karışık kısmı da burası. Temkinli sıcaklık, ışık ve nem değerleriyle çürümedikleri ve yavaş geliştikleri şartları sağlamak pek mümkün ancak mümkün olduğunca bol ışık ve nemi verebilmek için deneyim gerekiyor.
  • Birçok orkide türünün hayat döngüsünde dinlenme dönemi de yer alıyor. Şimdiye kadar bu konuda bir problemim olmadı ancak yetişkin dinlenme-gelişme periyodu sanırım genç bitkiler için fazla uzun. Tahminim yavaş yavaş dinlenme-gelişme döngüsü uzatılıyor.
Bu saydığım sıkıntılar, aynı veya benzer türdeki bitkiler üzerinde yapılacak büyük ölçekli çalışmalarda kontrollü çalışma, deneyimin biriktirilmesi ve kalite yönetimi ile giderilebilecek şeyler ancak amatör ölçekte karşınıza çıkacaklardır. Dediğim gibi amatör düzeyde iş eğlenceli, meraklısı için yapılıp elle tutulur gözle görülür sonuçlar alınabilecek bir iş.

23 Mart 2014 Pazar

Sonunda kavanozun dışı (ve tekrar içi)

Uzun zamandır birşeyler yazamadım çünkü uzun zaman ilgilenemedim. Sürecin yavaşlığı biraz umut kırıcı, sanırım bu isteksizlikle bir ilgisi var tabi.

İyi çimlenme sonucu aldığım D. draconis kutusunu üç ayrı kutuya paylaştırdım. Bu iş için herşeyin sararıp kararmasını beklememeliydim. Çok iyi durumda olan B. nodosa'lar kararıp grileşmişlerdi o kadar yani. Bu işi gripten raporlu olduğum bir gün yapmıştım, o nedenle kapların birisinde farklı büyümeler de oldu ancak korktuğum kadar zor değilmiş. İşin püf noktası, kutuyu açmadan önce her hareketi kafada planlamış olmak.

C. loddigesii kutusunda da bir hareketlenme var diye yazmıştım. Bu şöyle ilginç birşey oldu; üç-dört çimlenmeden birisi cattleya şekli dışında bir şekil aldı. Çimlenme sonrası eciş-bücüş şekil olmasını anlayabiliyorum ancak bu durumu tam çözemedim; vanda benzeri bir bitki haline geldi. İki olasılık var bununla ilgili;

  • Tohum satanlar iyi etiketleme yapmıyorlar (performansından memnun olmadığım bir Alman satıcının ürünüydü C. loddigesii tohumları)
  • Enjektörlerde önceki ekimden tohum kalıyor. (A. multiflora, R. coelestris veya A. miniatum olabilir) Ancak ilginçtir, olası diğer tohumlarla ekme denemelerim hüsrana uğradı.
Bugün, iri bir D. draconis fidesiyle C. loddigesii kutusundaki gizemli bitkiyi dışarı çıkardım. Havadaki nemi daha yüksek tutması için bir cam şişenin içine ikisini de yerleştirdim.
Pseudobulb'ları gelişmemiş sadece yaprak C. schilleriana fideleriyle 4-5 fidede 2 başarım oldu (hala ufak tefekler ama artık yeni sürgün de veriyorlar kaloriferli eve aklimatize oldular), Ankafar'dan aldığım phalaenopsis fidelerinin hiçbirini öldürmedim (ama zaten baya besiliydiler) bunlarda başarı oranım ne olacak göreceğiz.


6 Ekim 2013 Pazar

İlk yapraklar...

Şu ana kadar bir sürü çeşit tohum ile deneme yaptım, uğraştım ve masraf yaptım. Neyse ki emek ve para harcamam hobi bütçemi aşmadı, yetişkin cattleya fiyatına da çok uzak. Tohumlardan çıkanların ne olacağı konusunda da bir fikrim yok, büyük olasılıkla çok seçkin çiçekler olmayacaklar. Emek-getiri-takıntı eksenlerinde güvercin besleme ile benzer bir noktadan kurtulamamış olabilirim.
Bir aya yakın süredir gözlenebilir büyüklükte sonuçlar vardı, artık fotoğraflanabilir büyüklüğe de geldiler. Soldaki resim, ikinci yaprak(cık)larını çıkarmış Dendrobium draconis ...şeyleri. Bir milimetrelik fide olmadığı için halen şey aşamasındalar. Buna ek olarak ikinci parti ektiğim Brassavola nodosa'dan da sonuç aldım.

Etraftaki küçük noktalardan da anlayacağınız üzere, çimlenme yüzdesi çok da iyi değil. Bu durumun nedeni olarak besiyeri kompozisyonunun tohumların tam istediği gibi olmamasını ve tohumları çamaşır suyunda biraz fazla tutmuş olmamı görüyorum. Diğer taraftan B. nodosa tohumları yedi yıldan daha eski; bu sonuç normal de olabilir.

Yanda B. nodosa kavanozunun bir ay arayla iki resmi var. Görüldüğü üzere büyüme oluyor ama çok da hızlı değil.

Temmuz ayının sonunda yaptığım Paphiopedilum bellatulum kavanozunda da üç-beş tane yeşil nokta irileşti, büyük olasılıkla onlardan da birşeyler çıkacak. Vanda-gil kavanozlarında ise henüz sıfır başarıdayım.  Sanırım daha farklı birşeyler bekliyorlar.

Merak ettiğim bir nokta, bitki yoğunluğu bu kadar az iken yeni bir kavanoza aktarma gerekliliğinin olup olmadığı. Aktarma işini henüz bir defa denedim, onda da başarısız olmuştum. Bu nedenle, bitkilerde kararma görene kadar ertelemeyi düşünüyorum.

30 Ağustos 2013 Cuma

Büyütme kutusu

Geçen hafta sonu kontrollü büyütme ortamımı kendim yaptım, sanırım oldu. Ne yaptım kısaca yazayım. Lakin bir 'making of' videosu yok, sonucun fotoğraflarıyla idare edin:

Şöyle oldu:
  • Ulus'dan gidip üç tane 18 wattlık Osram Fluora aldım. Daha büyük lambalar daha verimli ancak uzunlar; 18 wattlık lambalar bile 60cm? kadar. Elektrikçi alışverişine bir elektronik balast, çeşitli bağlantı parçaları ve bir de zaman saati eklendi (105 TL) Bu lambaların arkasına sobacılardan bir alüminyum reflektör aldım. (8 TL)
  • Bir yapı marketten aldığım sandığın (70 TL) içine aldığım reflektör filmi (iki metresi 16 TL) döşedim.
  • Lambalar çalışınca kutunun iç sıcaklığı 34 dereceyi vurdu, bu nedenle eski bir işlemci fanını (0 TL)  kutunun üstüne ve içeri üfleyecek şekilde monte ettim. Fan kutunun alt tarafında olsa daha iyi olabilirdi. Estetiği koruma ve hata yapma durumunda kutuyu sağlam bırakma kaygıları baskın çıktı, fan üstte kaldı. Kutu iç sıcaklığı 'gündüz' 30, 'gece' ise 25 derece oluyor.
Kutunun içinde hayat daha mutlu mudur göreceğiz. Bu süre zarfında postacı bana bir miktar elektronik malzeme getirirse termometreye bakmak için kutuyu açmama gerek olmamasını sağlayacak düzenlemeler yapacağım.
Yan tarafta: Çimlenen tohumlar. Kutudan sonra mı oldu yoksa önce mi oldu bilemiyorum ama şu an var böyle yeşeren bir aktivite. Bazı kutularda şeffaf -ya da yeşil olmayan- kabartılar varken bazılarında yandaki gibi yeşil kabartılar mevcut.

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Sanırım tohumları yaktım...

Üçüncü ayın sonunda hala bir tık olmamasından kaynaklı kendi kendime "ne eksik" diye sormaya başlamıştım ki okuduklarımla aradaki farkın kontrollü aydınlatma olduğunu gördüm. Tohumları ekme hazırlama prosedürüm çok düzgün olmasa da içerik ve sterillik yönünden oldukça iyiler sanırım. Ancak ekilen tohumların beklediği yer biraz değişken; sabah güneşi, öğle gölgesi ve gece serinliği ile okuduğum akademik başarı hikayelerinde geçen 26 derece sabit sıcaklık ve 150 μmol/m²s foton akısı arasında bir miktar fark var.
İlk ektiğim iki konserve kavanozu haricinde ilk ve ikinci ekimim Haziran-Temmuz ayının öğleden sonra güneşi nedeniyle tamamen çöpe gitmiş durumda. Bu durumu çok geç farkettim, zararın neresinden dönsek hesabı herşeyi salona aldım ama etraf biraz dağınık oldu. Hem salondaki pencere önünü toparlamak, hem de ekilen tohumları daha kontrollü bir ortam yapmak için yapay ışıklı bir kutu yapmaya karar verdim. Bu dediğim şeyin amatör düzeyde hazır alınabilirliği yok ancak -nedense- oldukça hazır malzemelerin hazır alınabilirliği var.

Bu iş için okuyup öğrendiklerimi özetleyeyim öncelikle:
  • Gece evi aydınlatmak için kullandığımızdan daha şiddetli bir ışık gerekiyor. Bu nedenle, ev ortamında bu sistemin kapalı olması gerekiyor. Bu nedenle -veya bir gizlilik kaygısıyla ;) - büyütme kabinleri yapılmış. En ucuzu 250 liradan bulunabiliyor. Bu ürünleri satan sitelerin ürünleri çok ucuz değil, ar-ge ya da kar marjı domatesin salatalığın çok üstünde ürünler haricinde alışveriş edilesi değiller.
  • Metal halit(*) lambalar, muntazam dağılımlı ışık spektrumlarıyla bu iş için ideal, ancak küçük boylarını (35-70W) bulmak biraz zor. Satılan ampullerin birçoğunu da kapalı armatürlerle kullanmak gerekiyor çünkü ampullerin -doğrudan anlamıyla- patlama riski var.
  • Floresan lambalar daha düşük yüzey sıcaklığına sahip olsalar da metal halit lambalara göre elektrik enerjisinin biraz daha büyük bir kesrini ısı enerjisine çeviriyorlar, dolayısiyle kapalı sistemlerde daha çok ısı demek. Büyütme amaçlı floresanların ışık verimi normal floresanlara göre çok daha düşük. Normal floresanlar ise çok miktarda yeşil, az miktarda kırmızı ve mavi veriyor.
  • Ne kadar pompalansa pompalansın LED balonu hala diğer alternatiflerden daha sönük. Evet, en gerekli dalga boylarını ürettirip diğerlerini elemek mümkün ancak kabul edilebilir bir ışık şiddetini elde edebilmek için bir servet harcamak gerekiyor. Üstte de belirttiğim üzere ar-ge veya kar marjı çok yüksek ürünler dışında mantıklı değil.
Uygulamasını -resmini de ekledikten sonra- yayınlayacağım.
(*) İngilizcesinden hareketle satıcıları "metal hâlide" gibi telaffuz ediyor.

4 Ağustos 2013 Pazar

Tünelin ucundaki ışık (mı)?

Haziran başında günlerin uzamasının kötü etkisi, benim kavanozların bir kısmının öğleden sonra güneşinde kalması oldu. Diğer taraftan, ilk ektiğim tohumlar hafiften şişti, agarın üzerinde küçük kabartılar oldu. Ölçeği vereyim, görünen kavanoz 200ml'lik basık kavanozlardan. Galiba birşeyler olacak, ama birkaç ay sonra :P.
İki aydan sonra sabırsızlanarak güneşte kalmış L. pumila kabını açtım ve baktım. Aşağıdaki resimdeki gibi; bir miktar yeşil yeşil embriyolu tohum var, ama bir harekette bulunmamışlar. Ortamı beğenmediler ya da sıcaktan öldüler, bilemedim. Tabi bu açıp bakma anından sonra "tamam kapatalım geri, devam edelim" gibi bir imkan yok, bir tür Heisenberg prensibi var bu işte.


Petri kaplarının hepsini attım. Parafilm bir süre sonra kapatamıyor.Kapağı düzgün kapanan polipropilen ya da cam kavanoz gibisi yok.

5 Haziran 2013 Çarşamba

Son durum...

Orchidseed'den gelen Brassavola nodosa ve Laelia pumila tohumlarını polipropilen kovalara ve petri kaplarına ektim. Bu sefer parafilm de kullanınca dört kabın dördünde de an itibariyle kontaminasyon yok. Sanırım bu steril çalışma işini az çok öğrendim.

Bu defa iki şeyi gözlemledim: Kullandığım Tween 80'in suyu uçtu sanırım, böyle katı bir kitle oldu kutunun dibinde. Kullanabilmek için biraz saf su ekleyerek seyrelttim. Bir de enjektörlerin bazıları daha şeffaf, bazıları da daha opak. Daha şeffaf olan enjektörlerle çalışmak daha kolay. (Tohumların çökelmesi daha belirgin oluyor.)

Diğer taraftan, kendi hazırladığım ortamdaki tohumlarda, özellikle Asc. miniatum ektiğim kapta nokta nokta çıkıntılar belirmeye başladı. Bu tohumlar gözle görülebilir bile değildi, sanırım birşeyler olacak. Besi ortamı sarı ve yarı saydam olduğu ve metal kapaklı kavanoza ektiğim için durum çok anlaşılır değil, güzel bir görüntü de koyamıyorum buraya. Paph. bellatulum kabında pek bir fark yok... en azından daha fazla kontaminasyon da yok.